Canınız uzun zamandır şöyle güzel bir kuru çekiyorsa, evde canınız anacığınız yoksa veya kendiniz yapamıyor, vakit bulamıyorsanız; Tarihi Kısıklı Fasülyecisi tam sizlik…
Tarihi Kısıklı Fasülyecisi, web sitelerinde belirttiklerine göre tarihi bir işletme.
“Geçmişi 14. yüzyıla dayanan ve adını tarihi Kısıklı Çeşme’sinden alan Üsküdar’ın narin semtlerinden Kısıklı’da, 1920 yılında Agop Bey tarafından tatlıcı olarak kurulup daha sonra 1938 yılından günümüze kuru fasulyeci olarak hizmet vermeye başladık.”
Tarihi dokusunu pek bozmadan korudukları işletmeleriyle, aslında İstanbul için önemli bir mekan. Keşke Kültür ve Turizm Bakanlığımızın bir çalışması olsa da, bu tarz, neredeyse asırlık işletmelere, maddi destekte (cüzi de olsa, insanların desteği hissetmeleri önemlidir) bulunabilse. Koskoca İstanbul’da birkaç yer dışında, tarihi işletmememiz pek yok.
Gelgelelim, bu durumun suistimal edilmemesi de gereklidir tabi. Örneğin “Tarihi” ibaresini bir sürü işletmede görüyoruz fakat bunların birçoğu, haliyle gerçeği yansıtmıyor. Bu sebeple, işletmeciler kafalarına göre bu sözcüğü kullanmamalıdır.
Tarihi Kısıklı Fasülyecisi, nezih ve sakin bir yer. Arka bahçesi gayet, geniş ve konforlu. Servis konusunda da güleryüzlü ve ilgililer.

Kurufasülyeleri, Erzurum’un İspir ilçesinden geliyor. Tamamen organik tarımla yetişen, baraj suyuyla değil kanal suyuyla sulanan, sırıkta olgunlaşan fasülyelermiş. Pişirme aşamasında ise, fasülyeler, terbiye edilmeden önce 14 saat suda bekletiliyor, ardından gaz yapmamaları için özel bir işleme tabii tutuluyorlarmış. Sonrası ise, taş fırında, Trabzon tereyağı ile pişirme işlemi (Kaynak – Web site).
Bahsedilen tüm bu işlemleri uyguladıklarına bir şüphe yok çünkü, kurufasülyeleri lezzetli. Masanıza ilk geldiğinde, acaba doyar mıyım düşünüyorsunuz fakat, her bir fasülye tanesi olabildiğince doyurucu ve bir anlamda da hafif, yani sindirimden sorumlu organlarınızı pek zorlayacak nitelikte değil.
İspir fasülyesi zaten genel olarak güzel bir şey ve üstüne Trabzon tereyağı kombosu gelince, yüzlerimizde bir gülümseme oluşması normal.
Etlü kurufasülyemiz pek sulu değil haliyle, gördüğünüz gibi. Dolayısıyla yanında cacık, yoğurt gibi bir eşlikçiye ihtiyaç duyabilirsiniz.
Pilava gelirsek… Pilav, maalesef pek lezzetli değil. Renksiz bir tarafı var, Gordon Ramsay’in dediği gibi biraz “Bland”.
Taş Fırında Etli Kurufasülye’nin fiyatı 65 TL idi yanılmıyorsam, meşrubatlar 20 TL, pilav da 20-25 TL arası idi.
Tarihi Kısıklı Fasülyecisi’nde aynı zamanda et kavurma, pide gibi seçenekler de mevcut, fakat henüz onları deneyebilme imkanım olmadı.
Lezzet: 8.5
Fiyat: 8
L’ambiance: 8.5