Trattoria da Rosario, İstanbul’da İtalyan mutfağı simülasyonu yaşamak isteyen bireyler için iyi bir tercih olabilir fakat, benim için porçini mantarlı risotto dışında büyük bir hayal kırıklığıydı.
Yemeğin Sonuna Yolculuk’ta, genellikle sevdiğim, favori restoranları göstermeyi seviyorum. Bazen ise, yeri geldiğinde, etkileyici hayal kırıklıklarını paylaşmaktan da kaçınmıyorum. Geçen hafta ziyaret ettiğim Koşuyolu mahallesindeki Rosario da bunlardan biri oldu.
İlk önce ortamdan başlayalım. Ortam, rahat bir ortam değil. Yani, pizza-makarna yemek için abartılı bir ciddiyete sahip. Bu böyle olmamalı aslında ama Türkiye’de durumlar farklı olabiliyor. Örneğin, eskiden fast food zincir restoranların orta-üst kesimler tarafından domine edilmesi gibi. Zaman geçtikçe bu tarz İtalyan restoranlarının da “havaları” sönecektir. Neyse, gelelim lezzetlere.

Fotoğraflarda gördüğünüz üzere pizza hamurları fazla inceydi ve lezzetli değildi. Kullandıkları peynirler de kalitesizdi. Kendiniz daha lezzetli pizzalar pişirebilirsiniz, kesinlikle ücretini hak etmiyor.
Porçini risotto ise, güzeldi. İyi bağlanmıştı. Eğer canınız risotto çektiyse, yüzde yüz öneririm.
Yemeğimizin sonunda bir de tiramisu denedik. Bahsini bile etmek istemiyorum. Tiramisu yerine, bisküvi arası lokum yiyebilirsiniz, daha makbule geçebilir.
Şarap menülerinde rahatsız edici nokta ise, marketlerde ve tekellerde 150-200 lira olan yerli şarapların burada, 600-700 bandında satılmasıydı. Lütfen böyle yapmayın.
Madem fiyat konusuna girdik, devam edelim. Biz, bir adet quattro formaggi pizza, porçini risotto, bir kadeh italyan şarap, bir adet 33’lük bira, bir litre su ve bir adet tiramisu sipariş ettik; 826 TL hesap ödedik. Enflasyonist ortam için bile fazla bir hesap.
Lezzet: 6
Fiyat: 4
L’ambiance: 5